Türkçenin Yolculuğu

Bir an yabancısı olduğunuz,hiç bilmediğiniz bir toplumun içinde olduğunuzu düşünün. O toplumun tarihinden ,kültüründen,dininden ve dilinden en ufak bir bilginizin olmadığını.Herkesin birbiri ile anlaşabilmek için konuştuğunu fakat sizin anlamadığınızı.O an hiçbir şeyi anlamamanın vermiş olduğu çöküntüyü bir an hissedin.İşte bu durumda dilin hayatımızda ne denli önemli olduğunu anlayabiliriz.İnsanlar düşüncelerini ve kendilerini ifade etmelerini kullanmış oldukları dillerine borçludurlar.İfade edişlerinin ölçüsü ise kullanmış oldukları dilin zenginliğine bağlıdır.Bizim kullanmış olduğumuz,dilimiz Türkçe, bu zenginliklere sahip bir dildir.Bu zenginlik hem sözcüklerde hem de onların taşıdıkları anlamlarda gizlidir.Bu durum, dilimizi diğer dillerden ayıran en önemli özelliktir
Türk dilinin tarihi 1300 yıl öncesine kadar dayanmaktadır.Nitekim Moğolistan’daki Orhun yazıtları bunun en açık delilidir.Onca yıldır Türk düşünürleri ve yazarları Türkçenin ne kadar sağlam temelli,zengin ve gelişen bir dil olduğunu sahip çıkıldığı takdirde geleceğinin açık olduğunu vermiş oldukları eserlerinde göstermişlerdir.Şanlı tarihimizde’’Bugünden sonra divanda,dergahta,bergahta,mecliste ve meydanda Türçeden başka dil kullanılmayacaktır.’’diyen,Karamanoğlu Mehmet Bey,fermanını 13 Mayıs 1277 de ilan etti.Mehmet Bey, bu fermanla Türkçeyi resmi dil kabul edip,kültürel bir zafere imza attı.Bu kültürel zafer,Kağşarlı Mahmut’un Divan-ı Lügatıt-Türk’ü ile başlayıp,Yunus Emre ve Karacaoğlan’ın Türkçe şiirleri ile Anadolu da Tükçe’nin büyük bir yankı uyandırmasını sağlamıştır.Türkçe dünya üzerinde Türkiye,Kıbrıs,Balkanlar,Orta Avrupa gibi birçok ülkede konuştuğu Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar gelen ve bizi biz yapan en önemli unsurdur.Bizler varlığımızın en önemli kanıtı olan Türkçemizi en güzel şekilde muhafaza etmeliyiz.Onun koruyuculuğunu,Türkiye Cumhuriyeti için canını esirgemeyen,onun için çalışan ve de tarihin akışında çılgın olarak nitelendirilen bir neslin evladı olan bizler yapmalıyız.Tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti için,milli birlik ve beraberliğimiz ve kültür birliğimiz için dil birliğinin sağlam temeller üzerinde olması çok önemlidir.Çünkü insanların devletini en yükseklere ulaştırmak,kültürünü nesilden nesil e aktarmak ve aslını kaybetmeden dimdik ayakta durabilmek için birbirlerini kolayca anlamaları gerekir.Bunu da kendi dilimizi başka dillerin esiri etmeden sağlayabiliriz.Devletimizin kalkınabilmesi için yabancı dilleri amaç olarak değil araç olarak öğrenmeliyiz.Yabancı dilleri bir araç olarak değil de amaç olarak görürsek ortada ne milli bir kalkınma,ne milli bir eğitim nede milli bir dil kalır.İhtiyacımızı karşılayacak şekilde yabancı dil kullanıp,dilimize gelen yabancı dilleri kullanmayıp Türk geçliğine yakışan akıllıca bir davranış sergilemeliyiz.Türk kültürünü dil devrimi ile Türk gençliğine bırakan Atamıza ve arkamıza baktığımız zaman gurur duyduğumuz tarihimize,Türkçemize sahip çıkarak onların yolunda olduğumuzu gösterebiliriz.
Orta Asya’dan Anadolu’ya Anadolu’dan da bizler sayesinde yeni dünya düzenine uzanacak olan Türkçemizi hak ettiği yere ulaştırabiliriz.Türkçe konuşmanın vermiş olduğu gururu her zaman taşımalıyız.Bizler bu gururla Türkçeyi birlikte uluslararası konuşulan bir dil haline getirebiliriz.Umudumuzdan biride Türkçemizi birlikte dünyaya kabul ettirip,asırlarca konuşulmasını sağlamak olmalıdır. TUBA ve EmeT