Asrın Yesevisi Sepetçioğlu
Büyük mütefekkirlerin ve büyük yazarların arkasından bize sadece iki satır yazmak kaldı. Maalesef artık Türk Milleti ve özelikle bu milletin milliyetçileri kaliteli yazar yetiştirememektedir.
Şu an mirastan beslenmekten başka yaptığımız bir şey yoktur. Bugünkü referans kitaplarımızın hemen hepsi yetmişli, seksenli yıllarda basılan kitaplar veya o kitapların yazarlarının daha sonraki yıllarda yazmış olduğu kitaplardır. Bu yazarlardan biri de rahmetli Mustafa Necati Sepetçioğlu’dur. Türk edebiyatına onlarca roman, destan, oyun, hikâye kazandırmıştır. Hele o on iki ciltlik dünkü Türkiye dizisi üslubuyla, akıcılığıyla insanı alır ta o çağlara götürür.
Sepetçioğlu’nun eserlerinde destan üslubu ve destan motifleri en çok dikkat çeken hususlardan biridir. Milli hafızamız olma vasfı taşıyan zenginliklerimiz; onun terazisinde tartılıp onun süzgecinden geçtikten sonra, onun dilinden daha derin ve daha manalı bir mahiyette okuyuculara sunulmuştur. Sepetçioğlu’nun bu başarısı elbette ki onun destanlarımıza ve diğer kültürel zenginliklerimize vakıf oluşunun bir neticesidir. Bu itibarla Sepetçioğlu, ona yakıştırılan asrın “Dede Korkut’u” unvanının her bakımdan hakkını vermiştir.
Müslüman-Türk kimliğinin oluşmasında büyük pay sahibi olan büyük bilge, Alperenlerin atası Hoca Ahmet Yesevi’yi anlattığı Yesi’li Hoca Ahmet ise başlı başına bir şaheserdir. Bin sayfaya yakın iki ciltten oluşan bu eseri insan adeta soluksuz okuyor. Türk Kültür kodlarını, Türk kimliğini ve kişiliğini öylesine güzel romana nakşetmiştir. Alp-eren tanımlamasını hakkıyla anlatmış, adeta Anadolu’yu yeniden Türkleştirmiştir.
Sepetçioğlu’nun eserlerinin destansı havası, tarihi sevdirmeye çalışmasıyla ilgilidir. Tarihi roman serisinde Türk milletine ait milli romantik duyuş tarzının bir seremonisini yapmaktadır. Bu duyuş tarzının romandaki ilk oluşumu tarih şuurudur. Sepetçioğlu der ki; “Tarih ancak bir şuur haline gelebildiği zaman toplumda önemli bir işleve sahip olacaktır.” Bu doğrultuda çalışarak özellikle romanlarını büyük bir ilgiyle okuyan Türk Gençliğinde bir tarih şuuru oluşturmaya çaba sarf etmiştir.
Romanlarındaki hocalar, babalar, dervişler, hafızlar, gaziler Türk kültür tohumları eken, besleyen ve yeşerten ruhların birer örnekleridirler..Sarı Hoca, Küpeli Hafız, Kumral Dede gibi şahsiyetler kolonizatör Türk dervişlerinin bir tiplemesidir.
Romanlarında Türk destanlarını da çok güzel şekilde işlemiştir. Kilit romanında konuşan kurt hikâyesi olarak Oğuz Han destanını Sarı Hoca’nın ağzından anlatması ve yine kilit romanında göç destanını işlemesi romanlarındaki Türk destanlarının işlenişinin en iyi örneklerindendir.
Ayrıca Sepetçioğlu romanlarında özellikle “yada taşı” motifini işler. Türk kültür tarihine baktığımızda, yada taşı diye bilinen taşın, bir nevi sihir yoluyla kar ve yağmur yağdırdığına inanılır. İslamiyet öncesi Türklerde önemli yeri olan bu taşı Sepetçioğlu romanlarının birçoğunda işlemiştir.
Sepetçioğlu’nun Anadolu Türklüğünün oluşumunu konu edinen dünkü Türkiye serisinin ilk kitaplarında müthiş bir Selçuklu ruhuna rastlarız. Yazar, Türk milletine kendini hatırlatan, sarsan, uyandıran bir görevin sorumluluğunu taşımaktadır. 1970’den günümüze uzanan dönemde yetişen nesillerin tarihi romanlara olan ilgilerinde hayat bulduğuna inandığımız tarih şuurunda en büyük pay hiç şüphesiz onundur. Sepetçioğlu, tüm bunları tarihine karşı sorumlu bir romancı sıfatıyla oluşturmuştur. Oğuz Türklüğünün Anadolu’ya göç edişi ve burada tutunabilme hikâyesinden başlayarak İstanbul’un fethine kadar olan Türk tarihini, okuyucusuna tarih bilinci aşılayarak verir.
Sepetçioğlu tarihin satır aralarında gizli maddi ve manevi güzellikleri bugünün insanına bir sentez halinde sunarak yarını kuracak olan fikri arka planı oluşturmaya ve kendi deyişiyle “ bütün maddi zenginliklere rağmen ruh yoksulluğunda bunalan insanlara yarının sentezini göstermeyi” amaçlar.
Yazımızın başında da belirtimiz gibi artık böyle değerli yazarlar, romancılar maalesef yetişmiyor. Bu konuda yetenekli olan arkadaşlarımızda kendilerini günlük siyasi kavgalardan alıp bu işlere yönelmiyorlar. Temennimiz Türk Milletinin bağrından nice Sepetçioğulları, Işınsular, Mehmet Niyazi’ler, Atsızlar, yetişsin.
Günümüzde milletin değerlerine küfür ederek roman yazmanın moda olduğu ve çok tutulduğu bir dönemde bu milletin değerlerini yine ona anlatan 21. yüzyılın Dede Korkut’u Sepetçioğlu ruhun şad olsun.
Sinan ATEŞ'e tesekkur ederim
Anasayfa 
Latest images 
Arama 
Kayıt Ol 
Giriş yap 
Konu: Asrın Yesevisi Sepetçioğlu 
Çarş. Tem. 14, 2010 1:19 am
