Velican
Canım gideydi de sen gitmeyeydin Velican
İşte böyle diyor şair. Sözü de yüreğimize gark ediyordu. Velican Oduncu ismi Ülkücü Hareketin şanlı mazisinde altın harflerle yazılı bir şahsiyetin adıdır aynı zamanda.
Doğu Türkistan Türküdür kendisi. Bugünler de Doğu Türkistan Davası denildiğinde bir çok kişinin aklına basın ve televizyon kanallarından dolayı Rabia Kadir Hanımefendi gelmektedir. Bizim şuurumuzda Doğu Türkistan Davası denildiğinde şöyle geçmişe bakılarak “Yaşım doksanı buldu gözlerimde görmüyor ama Doğu Türkistan davasından vazgeçmem” diyebilecek yüksek ruha sahip İsa Yusuf Alptekin Bey gelir, Çinde Türke her türlü baskı yapılıp ellerindeki silahlar toparlanmaya kalktığında “Ben Çinliye Silahımı vermem” diyerek asaletin timsali olan Osman Batur gelir akla ve böyle asil insanların kanından canından birde Velican Oduncu gelir aklımıza.
1964 yılında Doğu Türkistanlı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Ata yurtlarından çok uzakta ana yurttalar artık. Velican Oduncu Türk coğrafyasında dünyaya gözünü açtıktan sonra kanındaki asil ruh ile büyümüş terbiye edilmiştir. Biraz kaparıp boy atmaya başladığında ata yurttan Komünizm illeti yüzünden göçüp geldikleri illet kendilerini burada da bulmuştur. Kanında mertlik vardır Velican’ın.
Daha ondördünde mertliğinden yiğitliğinden dolayı arkadaşları evlerinin önünde çelik çomak oynama yarışında iken Velican Pol-Der’li köpeklerin akan salyaları arasında ekip otosuna bindirilerek işkencehanelere götürülmektedir. Hayli işkencelerden sonra Sağmalcılar Cezaevine gönderilmiştir artık. Cezaevi günleri başlamıştır on dördünde bu yiğidin. Bıyıkları terlemeden.
Daha on beşinde zindanlardan On Üç Ülkücü ağabeyi ile birlikte firar ederek Türkiye’nin gündemine de bomba gibi düşmüştür. Sağmalcılardan firar eden Ülkücülerle birlikte Türkiye’de cezaevi gerçeği de bir kez daha gün yüzüne vurmuştur. Aşırı komünist gazete dergi vb. Yayınlarda poster poster fotoğrafları yayınlanan Ülkücüler hedef gösterilmiştir.
Firar döneminden sonra ihtilalin kanlı yüzü yine zindanları göstermiştir Velican ismine...
Yıllar geçmekte Velican Oduncu ömrünü zindanda geçirmekte çocukluğunu, ergenlik çağını gençliğini zindanda yaşamak zorunda kalmıştır.
Kahpe eller doymamıştır kana. Tarihler 16 Temmuz 1988 gününü gösterdiğinde koğuşta ranzasında uzanmışken kahpeler saldırmıştır apansız. Ellerindeki şişlerle vurmuşlardır Velicanı.
Geriye adı kalmıştır tarihe ve yüreklere nakşedilen...
Birde o zindanlarda bıyıkları terlemeden çocukça masumca fotoğraf karelerinde bakışı kalmıştır.
Sana uzanan eller gün yüzü görürmü Velican Ağabey.
Davan davamız, yaşamın hayat nizamımızdır.
Ruhun Şad Mekanın Cennet Olsun.
alıntı