BOZKURTLAR OTAĞI
BOZKURTLARIN OTAĞINA HOŞGELDİNİZ.

ÜYE ADI OLARAK TÜRKÇE İSİMLER KULLANINIZ.
AKSİ DURUMDA ÜYELİĞİNİZ KABUL EDİLMEYECEKTİR.

ÜYELİĞİNİZİN HEMEN AKTİF OLMASI İÇİN MAİL ADRESİNİZE GELEN ÜYELİK AKTİVASYON LİNKİNE TIKLAYINIZ.

BOZKURTLAR OTAĞI
BOZKURTLARIN OTAĞINA HOŞGELDİNİZ.

ÜYE ADI OLARAK TÜRKÇE İSİMLER KULLANINIZ.
AKSİ DURUMDA ÜYELİĞİNİZ KABUL EDİLMEYECEKTİR.

ÜYELİĞİNİZİN HEMEN AKTİF OLMASI İÇİN MAİL ADRESİNİZE GELEN ÜYELİK AKTİVASYON LİNKİNE TIKLAYINIZ.

BOZKURTLAR OTAĞI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


ÜLKÜCÜ HAREKET ENGELLENEMEZ
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Sayfayı FaceBook'ta Paylaş

 

 Allah'tan Şüphemiz Mi Var?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
alpurungu26
KAĞAN
KAĞAN
alpurungu26



Allah'tan Şüphemiz Mi Var? Empty
MesajKonu: Allah'tan Şüphemiz Mi Var?   Allah'tan Şüphemiz Mi Var? Icon_minitimeSalı Şub. 02, 2010 6:39 pm

Allah'tan Şüphemiz Mi Var?




Allah’ın emrettiği yaşam şekli bu mudur?



Tamamen maddiyatçı, tamamen bencil ve tamamen hırslarına mağlup insanlar, gücü ve
parayı da bulunca yepyeni bir yaşam şekli getirdiler dünyaya.
Görüyoruz ki; kendisine Allah tarafından verilen makam, para, güç gibi her türlü
maddi nimeti hastalık derecesinde sahiplenen ve bunun kibrine kapılan kişiler
elindeki, avucundaki bütün imkânları israfa varan bir şekilde kullanıyor ve bunu hak
edilen bir üstünlük olarak değerlendirip her şey serbest bir yaşam şekli sürdürüyor.
Dünyaya, mala, mülke, makama ve şöhrete bu kadar bağlanmanın doğru olmadığını
hepimiz biliriz, biliriz de bizi hapseden, özgürlüklerimizi kısıtlayan ve bizi bize
fark ettirmeden uyuşturan bu yoldan da dönemeyiz.
Nefsini kendine rehber edinen insan, elindeki her şeyin en iyisini, en pahalısını,
en gösterişlisini kendine kullanmaya hakkı olduğu kanaatiyle kendisini etrafına ve
istişareye kapatır ve imkânlarını başkalarıyla paylaşmamak adına makamının ve
parasının kavgasını vermeye başlar. Hem de ne kavga hem de acımasızca ve de
insafsızca.
İnsanlar dünyaya bu kadar onulmaz ve hırslı bir şekilde bağlanınca kendisi kabul
etmese bile Allah’tan daha çok parasızlıktan ve makam sahiplerinden korkar hale
gelir.
Elindekileri kaybetme korkusu insanları dindarlık kisvesi altında partici, kula kul
olabilen, diğer insanları ikinci sınıf görebilen ve makam, koltuk uğruna yalan
söyleyebilen, riyakâr, dalkavuk ve insanlara zulmedebilen bir yapıya büründürür.
Aslına bakarsanız bütün bunlar bizler de acaba Allah’tan şüphemiz mi var? Korkusunu
oluşturmalıdır. Çünkü bir insan midesini tıka basa doldururken, yedi yıldızlı
otellerde tatil yaparken, rüşvet alırken veya verirken, siyasi bir makama
ulaşabilmek veya orada kalabilmek için yalan söylerken, hanımının görünüşünü
değiştirirken, partizanlık yaparken, liderine kul köle olurken Allah korkusu,
sevgisi ve imanı kalbindeyse bütün bunları yapabilir mi?
Kimseleri suçlamadan, zan altında bırakmadan kendimizi de görerek, eleştirerek
değerlendirmelerimize devam edelim.
Cemaatlere, tarikatlara, siyasi partilere, vakıflara, derneklere ve benzerlerinden
birine bağlı olan ve hatalara, yanlışlara ve kasti aymazlıklara karşı gözlerini kör,
kulaklarını sağır ederek menfaatlerimizin fanatiği olan hepimiz. Allah’ın emrettiği
yaşam şekli bu mudur?
Allah; insanlara hizmette dini bile ön plana almazken bizler ne hakla partisine veya
benzer ideolojilerine göre insanları ayırabilir ve bunu da vatan, millet ve din
adına yapabiliriz. Kalbimizin bir yerinde şüphe olmasa bunları yapabilir miyiz?
Bizler o hale geldik ki her iki tarafı da idare etmek istiyoruz. Yani dünyadan her
ne şart altında olursa olsun helal, haram, hak, hukuk demeden sonuna kadar
faydalanalım istiyoruz ama bu arada varsa eğer cenneti de kaçırmak istemiyoruz.
Böyle olunca da ipin ucunu kaçıyor; paylaşamıyoruz, gaflete düşüyoruz, fakir
fukaraya en alt seviye olan kırkta biri bile zor verirken, fakirlerle bir arada
kurban kesip dağıtma noktasında atalete düşerken dünyevi beklentilerimiz adına makam
sahiplerine onlarca kurbanı paçalarımız kana bulanıncaya kadar onların ayakları
altında kesiyoruz. Bir bayram namazında on dakika fazla kalamazken havaalanlarında
saatlerce bizi hiç tanımayan, adam yerine bile koymayan birilerinin yolunu hiç
sıkılmadan bekleyebiliyoruz.
Öyle bir an geliyor ki Allah’ın verdiklerini biz elde etmiş, biz başarmış ve biz
kazanmış gibi hissettirmeye başlıyor nefsimiz. Oturduğumuz koltuktan bize sırf
makamımız sebebiyle dalkavukluk yapanları kendi gücümüzle hizaya getirdik kibriyle
oturduğumuz koltuklara sığamıyoruz ve kendi değerimizi sıfırlıyoruz.
Hiç şüphemiz yok ki Allah, kullarına verdiği nimet ve rızıklardan ölçülü ve helal
bir şekilde yararlanmaları nı ister. Fakat aynı nimetlerin kullarını kibre, fesada,
şımarıklığa götürmesini, kullarının dünya makamı ve malı için hırslanıp insanlara
zulüm ve işkence yapmasını istemez.
Allah aslında birer imtihan aracı olarak verdiği bu nimetleri, imkânları, makam ve
mevkileri; şahsi menfaatleri için kolayca kullanan, kendilerine emanet edilen
devletin imkânlarını, parasını kendi lüksleri için israf eden ve bunları yoksul
halkın gözleri önünde olanca gurur ve kibirleriyle yapan kullarını nasıl
değerlendirir acaba.
Zaten samimi her Müslüman; Peygamberin ve sahabenin hayatına bakınca Allah’ın
kullarına verdiği ve üzerlerinde bolca görmek istediği asli nimetlerin akıl, ilim,
iman, tevazu, insan sevgisi ve insana saygı olduğunu görür. Bunların yanında da
makam, mevki, para kısaca her şey bomboş ve anlamsız kalır.
Ve istisnasız her insan bu nimetlerin sona erdiği gün pişman olur ama geri dönüş
olmadığı için son pişmanlık kimseye fayda vermez.



AHMET BERHAN YILMAZ
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Allah'tan Şüphemiz Mi Var?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
BOZKURTLAR OTAĞI :: MAKALELER :: DİĞER PAYLAŞIMLAR-
Buraya geçin: