Elif,Be,Te,Se...Hepsinde Bir Anlam Yüklü
ELİF gibi tekim birim yalnızım…
Yazdım… Elif dedim ilkin.. Mürekkebim bir damladan başlayıp uzarken sayfanın koynunda ben bir Elif sevdâsı nakşettim sayfalara… Sayfanın koynu şerha şerha… Sayfa baştan sona âh ü figân tepeden tırnağa kan revân… Elif’le başladım bu aşkı anlatmaya… Elif dibâcedir Elif mukaddim… Elif ilktir Elif kadîm… Elif’tir hep ilk adım…
BE gibi sırrımı noktaya sakladım…
Kulağa üflenen bir sır gibi esrârın tam ucundayım. Âlemin sırrını kalbinde saklayan Kurân’a Kurân’ın kalbi Fatiha’ya Fâtiha’nın kalbi besmeleye besmelenin kalbi Be’ye ve Be’nin altındaki kara mürekkebe sevdâlıyım…Bir aşk Elifbâsı çarpar sol yanımda... Ben gelişi Elif’ten belli bir yüreğin sadâsıyım.
TE gibi gülmeyi umarken ben hüzünle sınandım…
Harflerin sayfaya akseden yüzü bir hüzne bürünürken kalemimde… Ve kader kederin bir diğer adı gibi dururken önümde… Nâzenin gül/ümseme gibiydi avucumda dikenler… Bir hârın âh u zârıyla imtihana sarıldım.
SE gibi bütünü arzularken ben payıma düşen üç noktayla uslandım…
Bütündü tek parçaydı hep bu dünyada gördüğüm. Vahdet muhabbetle örülerek damla damla aktı rahlenin ortasına… Ayn Şın ve Kaf’ı temsilen üç nokta yayıldı kitabın tam ortasına… Yandım…
CİM gibi bir ben noktasına âşık olup karalar bağladım…
Sevgilinin yanağında kararan bir nokta idi ördüğüm… Sevgilinin yanağında ben bahtım gibi bir kara ben gördüm. Cim suretiyle sahifeye düşen harfte aşkın en kara hâlini süveydâyı gördüm. Kara sular indi kalbime… Kalbimi bir ben noktasıyla oyuk oyuk dağladım.
HA gibi boşluğumun çemberinde yaya kaldım…
Bir çemberdi bu aşk… Ezelî ve ebedî.. Başı-sonu olmayan bir halkanın tam ortasında kalakaldım. Boşluğumu halkalarla doldururken halka içre halka çizerken Ha gibi çemberimin âteşinde yandım. Kendi ateşiyle yandı Kaknûs âhh ben de âteşimle yeniden ayağa kalktım.
kaynak: Hayatforumda
HI gibi başımdaki noktayı bedenden aşk için ayırdım…
Ömür bir mum gibi eriyerek tükendi. Ecel keskin bir alev gibi başımda bitti. Bir mum ve mum alevi gibi… Ayrı duran bir harf ve noktası gibi… Aşk için erittim bedenimi… Kanım kıvrıla kıvrıla aksın sayfaya… Kanadım sonunda kendi kanımı içerek kandım.
DAL gibi aşk deryasına iki büklüm daldım…
Uçsuz bucaksız bir okyanustu rahlemde açılan sayfa… Ezelden belâlı bir âşık gibi bıraktım kendimi suyun koynuna… İki büklümüm işte dervişin elinde asâ gibi… Çile yurdundan gelmiş bir Dal’dan dahi belim eğri boynum bükük… Deryâlara daldım aşkla temizlensin diye kirlerim… Günah kokan ellerimle suya boyandım…
ZEL gibi kambur ruhumu noktayla taçladırdım…
Ervâh yurdundan kopup da geldim denizin kıyıya attığı damla gibi… Ruhum kambur bir dilenci gibi kaldı yüce kapında.. Ellerim çâresiz ellerim sahipsiz ellerim kirli… Ruhum günâhkâr ruhum ancak aşkınla diri… Koy aşkını bir nokta gibi başıma… Şâd olayım…
RI gibi hilâl kaşını iki büklüm belime hançer kıldım…
Hilâl kaşın önünde râm oldum büküldü boynum. Yay kaşınla fırlattığın oka nişân oldu koynum… Sızlayan damlayan ağlayan kan… Hançerin ucundan sızan can gibi bakışın gecenin koyusunda parlayan hilâl gibi bakışın bir harfin nazarına dokundu. Rı’dan başlayıp aşka aktım ben bu aşkı mürekkeple yıkandım.
ZE gibi aklın kıyamıyla aşkın secdesi arasında rükûda kaldım…
Ne gökteyim ne yerde…Ne kıyamdayım ne secdede… Birlik ve hiçlik arasında akıl ve aşk sıratında çiçek açan bir yerde.. Yollarının bolluğuyla sınanan bir sevdânın başındayım. Ze gibi rükûda kaldım. Yüzümle arza bakarken ruhumla semâya aktım… Ârâftan çıksın kalbim eğrilerim doğrulsun; ben de bir yol bulayım…
SİN gibi inci dişerinden çıkacak bir hazineye sevdâlandım…
İnci dişlerinden bir söz işitmek istedim. Yüzyıllar önce şairin bir Sin’e teşbih ettiği dişlerinden bir güzel söz işitmek istedim. O söz ki ezelî ve ebedî sevdâm… Bırak açılsın dudaklar ve yayılsın âleme dualar… Dualar bir hazine gibi şefâat bambaşka bir hediye gibi bütün evrene yayılsın… Bütün harflerin ucunda başında sonunda Sen varsın.
ŞIN gibi üç inciyi başımda taşımakla onurlandım…
Dünyaya dağılan incilerden üçünü başıma takayım. Ayn Şın ve Kaf diyorum ya hani.... Payıma düşen üç harf ile dilşâd olayım. Üç inci ile yatıp üç harf ile uyanayım… El ver aşkını başımda taşıyayım.
SAD gibi gözlerinin esrarına kapıldım da kıvranarak kıvrıldım…
Bir harfin kıvrımıyla kıvrandım sayfalar üzerinde… Sad gibi koyu bir esrârı sarıp sarmalayıp sakladım gözlerimde… Efsûnlu bir nazar gibi büyülü bir rüzgâr gibi harflerinde ruh buldum. Adını oluşturan harflerin esrârını gözlerinden okudum.
DAD gibi gözlerinin uçurumunda bir kara ben noktasında aklandım…
Gözlerin bir uçurum… Sahifenin kenarında sonsuzluğa akacak iken ruhum ben içre bir ben tuttu gözlerimi… Ay ve güneş nasıl tutulursa bir boşlukta gözlerim nasıl tutulursa bir boşluğa… Harflerin noktasına da işte öyle tutundum. Bir kara nokta akladı benliğimi… Noktalar çoğalırken ben âhh hep azaldım.
TI gibi elif sevdâmı nergis gözlerine yasladım da yaşadım…
Tı gibi iki hamlenin yarasıyım. Bir göz kıvrımından süzülüp bir nergis çiçeğinden dökülüp Elif’in ayağına diz çöktüm. Vahdetten yükselen aşkımı Elif’in birliğine yasladım. Sevdâm büyük sedâm küçük olsa da… Susmadım.
ZI gibi didelerin aşkıyla yandım Elif iken nokta kadar ufaldım...
Mürekkep harflerin damarından süzülüyor damla damla… Harfler kamış kalemin ucunda can bulurken mürekkep damlıyor beyaz bir satıha… Zı’daydı bütün güzelliğin… Gözlerin benin ve servi boyunla tamam oldu güzelliğin. Ve aşk Elif iken küçüldü süzüldü bir noktaya büründü. Bir Elif hamlesiyle ufalandım pâre pâre paralandım.
AYIN gibi aşkın dîvânına bir küçük mukaddime olsaydım...
Aşk olsun diyorum. Sayfalarca aşk… Bir dîvân sayfasında saklanan; içi nakış ve hat dışı tezhip ve sanat kokan bu yaralı aşk yayılsın rahlenin kalbine… Kalpten sonra bütün âleme… Harflerin gül kokusu bu… Bir dîvân sayfasında gizlenen aşkın yüzyıllık hoşbûsu bu… Ve ben bir dibâce olsaydım bu dîvâna bir mukaddime… Belki bir Elif’le nur düşerdi ismime…
GAYIN gibi gözüme düşen bir nokta yaşla sırılsıklam ıslandım…
Bir çift göz verildi kabuğumun kalbine. Sadece bir çift gözdü ruhuma açılan pencere… Gönlümün gökyüzünden kan düştü nokta nokta ıslandım. Hicran düştü Elifbâya… Ben kamış kalem ve mürekkeple ıslandım. Ve ben âhh sonunda uslandım…