MİLLET OLMANIN İLK ŞARTI DİLİMİZ, GÜZEL TÜRKÇEMİZ
Sahip olduğumuz değerlerimizin, korunup kollanmaması, bizlere felaket ve zulüm olarak döner. Tarihimiz bunun çarpıcı örnekleriyle doludur. Ancak unutkanlığımız ve tarihten ders almayışımız, tekrar tekrar felaketlerle yüzleşmemize sebep olmuştur.
On yedi imparatorluk, onlarca devlet kurduğumuzu söyler bununla da övünürüz. Ancak bu imparatorluk ve devletlerin nasıl olup da çöktüğünü pek düşünmeyiz. Dinimiz, dilimiz, tarihimiz, ülkemiz ve milletimiz sahip olduğumuz, en büyük değerlerimizdir. Bu unsurları sahiplenmez, kollayıp koruyamazsak, tarihten silinmemiz kaçınılmazdır.
Çevremize bir bakalım. Dükkânlarımızın tabelalarında ve vitrinlerinde neler göreceğiz. Sanki bir yabancı ülkedeyiz, bu ülke bizim değil. Tabela, reklâm, ve afişlerimiz İngilizce, Fransızca, Almanca.
Artık sömürgelerde bile kaldırılan yabancı dille eğitim, anaokullarına kadar indirilmiştir. Bütün bunlar ulusça uçuruma doğru itilişimizin açık habercisidir. Dinimize, dilimize, tarihimize, ülkemize ve de milletimize yakışmayan pek çok şeyi kopyaladığımız Avrupalının, kendisi için aldığı tedbirlerin bile farkında değiliz.
Yavuz Bülent BAKİLER’ in (Sözün Doğrusu) eserinde “Dilde yozlaşmaya kanuni engel” adını taşıyan makalesinde, Fransa’dan örnek veriyor. Fransa’nın 655 sayılı kanununun 2. maddesini açıklıyor.
(Bir malın, bir ürünün veya hizmetin adında, sunuluşunda, tanıtılmasında, bunlarla ilgili fatura ve makbuzlarda Fransız dilinin kullanılması mecburidir.
Yazılı, sözlü ya da görüntülü her türlü reklâm içinde Fransızca kullanılması mecburidir).
Fransızlar asli değerlerinden biri olan dillerini işte böyle yasayla güvence altına alıyorlar.
Hele birde, büyük şair Arif Nihat ASYA’ nın şikâyetini dinleyelim. ( Ülkemizde herkesin bir Türkçesi var: Şampuan, bigudi, favori, alabros kelimeleri berber Türkçesi. Bülten, antet, manşet, anket, gazeteci Türkçesi. Garden parti, piknik, kavalye, dam, kokteyl eğlence alemi’nin Türkçesi. Firma, fiş, pirim, limitet enflasyon, deflasyon maliye Türkçesi.
Fakat ben seni arıyorum! Söyle nerdesin, ey benim Türkçem !)
Dönüp tarih sahifelerine bir bakalım, Peçenek Türkleriydiler. Dillerini, dinlerini kaybettiler şimdi oldular Bulgar. Türk kökenli batı hunlarıydılar, dil gitti, din gitti, tarih gitti oldular Macar.
Vatanımızın, milletimizin, varlığımızın olmazsa olmazı olan güzel Türkçemize, hükümetler sahip çıkmazsa, eğitim kurumlarımız sahiplenmezse, halkımız işin ciddiyetini fark etmezse, tehlike kapımızın önündedir.
ALLAH göstermesin bu gidişle yıllar sonra ezeli düşmanlarımız milletimize yeni bir sıfat yakıştırmaktan zevk alacaklardır. Bunu hayal bile etmek istemiyorum. Artık dilimizde varlık ve yokluk savaşımızın bir parçası oldu.
Yazar : Aydemir SEZGİNER