Şamar Oğlanı ve Devşirme Çakallar
Günümüz öncesi tarihlerde, Prensler, Şehzadeler ve zengin çocukları, diğer fakir ve gariban yaşıtlarıyla, aynı okula ve medreseye gitmezler, medreseler ve okullar, yani hocalar, onların ayaklarına gelir ders verirmiş.
Ama bir sorun vardır.
Hoca kızdığında, soylunun çocuğunu dövemeyeceğine göre, kimi dövecektir?.
Tez zamanda şeytani bir çare üretilir.
Ders verilecek Prensin veya Şehzade’nin yaşıtı bir gariban çocuğu bulunur.
Şehzadeye ve Prense kızan hoca, soylu ve zengin öğrenci yerine, fukara çocuğuna ŞAMAR atarmış.
Ders bittikten sonra da gariban çocuk, mutfak işlerine yardımcı olur, daha da ileri gidilerek, Zengin ve soylu Zibidi, bir kadınla yatmaya cesaret edinceye kadar, geceleri de aşağılık zevklerini, bu gariban üzerinde tatmin edermiş.
Tarihten günümüze kadar aktarılan Şamar Oğlanı gerçeği budur işte.
Dünyanın en eski ve soylu Türk Ordusu, Küresel Eşkıyanın ve onun yerli işbirlikçisi Bitlis’li DŞM Feto’nun tetikçisi TARAF’gilleri bertaraf edemeyince, veya, bertaraf edecek irade ve onuru gösteremeyince, kendisi bertaraf olma yoluna girer.
Türk Ordusu, Dinci İşbirlikçiler , Liboşlar ve şimdilerde ABD ve AB uşaklığında Yarışan Eski tüfek komünistler tarafından Şamar Oğlanı’na çevrilir.
Her devrin adamı ve yalağı çetin’in oğulları Altan Dalton kardeşler, Ordunun nezdinde Mehmet İlker Efendinin boynuna kement atmışlar boğazlamaya çalışıyorlar.
İşbirlikçi Altan, canhıraş CİA’nın gelinine bağırır.
Yasmin! alttan şeylerini sık darbeciler yıkılmak üzere.
Dinciler, devşirmeler arkadan bacaklarından, Liboşlar kollarından ısırmaya çalışırlar.
Nesebi ve cevheri aslisi bozuklar önden kafa atarlar Bitlisli DŞM Feto’nun Gılman’ları arkadan kıçına tekme atarken, Aynı zamanda Gılmani bir sesle söylenirler.
Hoca Efendi’ye biat etmeyenin sonu böyle olur.
Bütün bu adi kalleş saldırılar yapılırken, Orduyu temsilen İlker Efendi, hainlere haddini bildirerek hem yurdunu hem de TÜRK’ün ve Türk Ordusunun onurunu koruyacağına Medine dilencisi gibi boynu bükük yalvarır.
“Vurmayın kardeşler vallahi billahi bizde sizdeniz, Biz darbeci değiliz.”
Türkiye’yi satsalar da işgal ettirseler de bölseler de emrinde olduğumuz, Başkomutanımız muhterem Siirt’li DŞM ABDullah’ın ve Baş Ağamız Potamya’lı DŞM Receb’in emrinden, dışarı çıkmayız, çıkmamız da mümkün değil, çıkanları da tepeleriz.”
Biz Efendi ABD ve AB’ye bağlı ve de emirlerindeyiz.
Daha dört ay önce Efendimiz Amerika bana, DŞM Recep Ağam ve Komutanım Büyük Yaşar gibi işbirlikçilik madalyası vermedi mi ?
Efendi Amerika’ya da mı inanmıyor musunuz?
Efendimiz ABD ve onun mümtaz Çakma Mehdi? Başkanı, Türk’ten yana olan bir kimseye madalya verir mi hiç? Diye Söylenir.
Ve birkaç gün sonra İlker,basın toplantısı düzenler.
Gene yalvarır.
“Biz darbeci değiliz Hoca Efendi ve Recep Ağamızın AKP ’sini karalayan plan Genelkurmay’da yapılmadı.
Albay Dursun Çiçek böyle bir çalışma yapmamıştır.
Eğer bir şey bulursak, burada yargılarız “diyerek parmak gösterir.
Ama,O parmak havada kalır AKP ve Recep ve Abdullah İlker’e, al parmağını, onu uygun yere sok demişlerdir.
Çünkü bu basın toplantısından on saat önce Mecliste, askerin elinden, askeri yargılama yetkisi alınmıştır.
Bir bölücü Hainin imzasız ihbar mektubuyla Cumhuriyet düşmanı, Ötelerin emir kulu Kürtçü Tarikatçı ve cevheri aslisi bozuk savcılar, Onurunu ve Türk Olma gururunu Amerika ve Avrupa’ya ipotek ettirmemiş her Türk Subayı’nı, delilsiz dosyasız hapse gönderip, Devşirme olmalarının verdiği aşağılık komplekslerini tatmin edip Türk’ten intikam alabileceklerdir.
İlker, basın toplantısın dan sonra aptallaşır.
Derhal Recep Ağasına koşar.
Ağam bu ne haldir?
Bizi artık sivil hakimler savcılar yargılayacakmış.
Recep sesini yükseltir.
“İlker hoca İlker hoca! bu hal Efendilerimize biat edecek zamandır. Ayrıca, hoca sen AB ye karşı mısın” ?
Estağfurullah Efendim.
O halde derdin ne be adam. AB istemiyor. Askeri yargıda ne demek, Sen de mi AB’nin Muasır Medeniyet! olduğuna inanmıyorsun?
Bu arada Zekeriya; Sorgulamak için Karargahtan efendisine mürit olmayan 9 albayı ister, Genelkurmay yani İlker Efendi Emriniz baş üstüne der.
Görev başında ki Kurmay Albayları Zekeriya sorgulasın diye İstanbul’a gönderirler.
İlker MGK da söz alır “Efendim bari beni ve kuvvet komutanlarını sivil yargıdan muaf tutun” “Birde Genelkurmay Karargahı bizim onurumuzdur. Karargahtan bir subay tutuklanırsa, Ordu’nun alt kademesi artık bizi adam yerine koymaz, Anarşi başlar”
Recep atılır. “İlker Hoca, Adalet herkese eşit olmalı ayrım gayrım olmaz.”
“Adaletsizlik; Biz, dini mübin! İslam’ın hizmetkarı! insanlara yakışmaz “
Hüsnüyadis’in torunu Bülent atılır el hak doğrudur, Milli Mücadeleci toynak Cemil , Batman’lı eski PKK’lı DŞM Mehmet, Siirtli DŞM Beşir ve diğer bütün sürüleşmiş , müritleşmiş HİÇLER, çok yaşa efendimiz çok yaşa diye, tezahürat ederler.
DŞM Abdullah atılır arkadaşlar; Lütfen gürültü yapmayalım.
Recep, ABDullah’a bir göz kırpar ve Komutanlara dönerek; İsterseniz Sayın Cumhurbaşkanımız ve sizinde Başkomutanınız Abdullah Bey aramızda hakem olsun.
Beyni Amerika’larda AB lerde kalmış Mehmet İlker Efendi, can simidi gibi ABDullah’ın hakemliğine sarılır. Adbdullah’ın hakem tayin edilmesi, dincilerin günah keçisi Abdullah ibni Sebe’nin hakem olmasından Daha vahimdir.
Kediye ciğer teslimi gibi.
Çakal’a haber getirmişler seni kazlara çoban yapmışlar.
Çakal gülmekten bir hal olmuş ve söylenmiş; “Arkadaşlar ben bu kazları kısa zamanda yolar, sonunda afiyetle yerim.” Demiş .
Olsun demişler.
Yesin de, Türk Kazları EXETER yetiştirmesi İngiliz’in, ABD’nin Gül’ü Siirt’li DŞM ABDullah yesin.
Siirtli DŞM ABDullah Norşin ve DŞM Recep Potomya diye bölücülüğün Çıtasını iyice yükselir Kürtlüğe Kürtçülüğe yelken açarlar.
Dincilerin Liboşların ,döneklerin ve devşirmelerin yardımı ve saldırılarıyla, Türk Ordusu’ nun komutanları iyice yumoşlaştırılır, yumuşakçalaştırılır.
ŞAMAR’lama ve mutfakta yardımcılık ve yamaklık devri bitmiştir.
Şimdi sıra , Şamar Oğlanı’nın zengin yada soylu! zibidinin, koynuna girmesine gelmiştir.
Şamar Oğlanı Süt banyosuna sokulur süslenir kokulanır Küresel kalleş, devşirme ve işbirlikçi soysuzların yatağına Sokulmak için, Şamar Oğlanı’ndan beklenen ve umut edilen o idi ki, 20 ağustostaki MGK da, ya mutfaktan bıçağı kapıp, devşirme işbirlikçilerin böğrüne saplayıp onurunu kurtaracaktır ya da Küresel Devşirme Puştların koynunda cilvelenerek işvelenerek kıvrılıp yatacaktır.
Sonuncusu oldu.
Ordu’yu yönettiğini zannedenler Şamar Oğlan’lığını kabul edip Küresel Eşkıyanın kolları arasına sığındılar.
Türk’ten Başka herkesin hakkını koruyan Milli! Güvenlik Kurulundan DŞM lere yaraşır bir karar çıkar.
MGK buyurur!
*Amerika’nın Emri DŞM Recep ve Abdullah‘ın kabul ve itelemesi ile DŞM Beşir’in Omuzlarına ihale edilen Kutsal Kürtçe ve Kürtlerle ilgili Bölme Projesi desteklenecek.
*Sindire sindire, sivrilte sivrilte Kürtçe resmi dil olacak
*Türk Ordusu’nun PKK’ya Sınır ötesi operasyonuna izin verecek tezkere, Türkün gazını almak için meclisten geçirilecek ama, PKK’lı itlere sınır ötesi ve hatta mecbur kalmadıkça, yurt içi operasyon yapılmayacaktır.
*Küresel Eşkıyanın ve Yerli işbirlikçilerinin ve devşirmelerin arzu ve istekleri doğrultusunda En kısa zamanda Bebek Katillerine af çıkarılacak
*Şehit MEMET’imin Bölücü katillerinin her birine İş ve AŞ temin edilecek
Daha da acısı MEMET’imi şehit etmekten nursuzlaşmış suratsızlaşmış, satılmış Çirkin Kanlı katillerin yüzlerini güzelleştirmek için, parasız estetik Ameliyat yaptırılacak Hem de MEMET’lerin aşından ekmeğinden alın terinden gasp edilen para ve vergilerle.
Cicilerini giymiş apoletlerini takmış İlker Efendi o kadar yumuşar ve yumuşakçalaşır ki, 30 Ağustos’ta Genelkurmayda verilen yeme içme Türk’e ve Cumhuriyet’e mezar kazma gecesinde gazetecilere; Kürt açılımına destek için emrindeki MEMET’lerini kurşunlayan PKK’ lı Teröristlerin teslim Olanlarını, nasıl affettiklerini, hiç utanmadan ar duymadan ballandıra ballandıra anlatır.
PKK’lı hainleri ininde basıp Dünyayı dar etmesi gereken Sözde, Kemal’in Generalleri düştükleri düşürüldükleri çukurluğu Yüksek seviye görürler Demokratlık ve Batılılık adına Mehmet İlker Efendi Artık Türk Ordusunun korku salan Onur ve gurur Abidesi bir generali değil de, Mevlevi Tekkesi posturanı gibi Teröristlere Diz çöküş ve boyun eğiş Mesajı yollar:
“Dağdaki MEMET’in Katili sevgili Kürtçü Bölücü ana kuzusu Evlatlarım. Kaç MEMET şehit etmiş olursanız olun, gene de gelin. Korkmadan utanmadan gelin. Biz, sizi affetmeye Estetik ameliyat yaptırmaya Devlet eliyle size, İş, Eş ve Aş sağlamaya hazırız. Gelin, Kürtçü bölücü kardeşlerim gelin. Bu Ülkeyi bölseniz de böldürseniz de MEMET’lere kurşun sıkanızda gelin DŞM Amcalarınızın şefkatli kucağına gelin. Gelin ki, yarının Milletvekilleri Belediye Başkanları hatta Meclis Başkanları ve Başbakanları sizler olasınız.”
Ve;
Cibilliyetsizler elinde Türk’e düşman Devlet Ki, Onu kanıyla canıyla duru Türkler kurmuş Eruh’ta kanlar içinde yerde yatan şehit MEMET Göğsünden Küresel Eşkıyanın tetikçisi hain Kürt’ler Sırtından, Ankara’da ki BAŞ İşbirlikçi müritler vurmuş.
Türkçe’me eş nesepsiz bir dil geliyor, ötmede Kürt’ün borusu.
Sınırları kanla çizilen Vatan, bölünmede diyar diyar.
Eşkıya hükümdar
Dinci, Dindar,
Ilımlı ve Liboş O’na yar
Dün,
Emperyalistlere diz çöktüren, baş eğdiren Kemal’in Ordusu
Bugün,
Küresel Devşirme Çakalların koynunda mesut ve bahtiyar.
Kara KAGAN