BOZKURTLAR OTAĞI
BOZKURTLARIN OTAĞINA HOŞGELDİNİZ.

ÜYE ADI OLARAK TÜRKÇE İSİMLER KULLANINIZ.
AKSİ DURUMDA ÜYELİĞİNİZ KABUL EDİLMEYECEKTİR.

ÜYELİĞİNİZİN HEMEN AKTİF OLMASI İÇİN MAİL ADRESİNİZE GELEN ÜYELİK AKTİVASYON LİNKİNE TIKLAYINIZ.

BOZKURTLAR OTAĞI
BOZKURTLARIN OTAĞINA HOŞGELDİNİZ.

ÜYE ADI OLARAK TÜRKÇE İSİMLER KULLANINIZ.
AKSİ DURUMDA ÜYELİĞİNİZ KABUL EDİLMEYECEKTİR.

ÜYELİĞİNİZİN HEMEN AKTİF OLMASI İÇİN MAİL ADRESİNİZE GELEN ÜYELİK AKTİVASYON LİNKİNE TIKLAYINIZ.

BOZKURTLAR OTAĞI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


ÜLKÜCÜ HAREKET ENGELLENEMEZ
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Sayfayı FaceBook'ta Paylaş

 

 Osman Batur Neredesin?!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
TÜRK
KAĞAN
Osman Batur Neredesin?! Turan3
TÜRK



Osman Batur Neredesin?! Empty
MesajKonu: Osman Batur Neredesin?!   Osman Batur Neredesin?! Icon_minitimeCuma Tem. 10, 2009 10:51 pm


Ben, her daim Mehmet Akif gibi derim. Teklifsiz girişime bakarak, birileri durumdan vazife çıkarmasınlar. Biliyorum ki, bu ülkede meşrepleri yanlış anlamaya müsait tatlı su mücahitleri çok sayıda var. Ben, peşin söyleyeyim de! Ne diyordu Akif:

“Kanayan bir yara gördüm mü, yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için, kamçı yerim, çifte yerim.
….”

Bizim, birisinin derdiyle dertlenmemiz “mazlum” olması kâfidir. Sadece “MAZLUM.” Hele bu mazlum sıfatının sonunda “Türk”, “Müslüman” adlarının olması, acımızı ziyadeleştirir, çünkü biz, “… Mazlumla Allah arasında hiçbir perde yoktur. Ahı, vasıtasız olarak Allah’a ulaşır.” Diyen bir dine mensup olmakta iftihar etmekteyiz. Bu yüzden, bu peşin ve haklı mantığımdan hareketle sormak istiyorum:

Neredesiniz, “Gazze” için dünyayı ayağa kaldıranlar?! Ben oradaydım. Bugün de buradayım.
Neredesiniz, “Gazze” için yardım kampanyaları düzenleyenler?! Ben bu faaliyetinizin de içerisindeydim. Bugün de buradayım.

Dün orada olmanız, cehdiniz, sa’yınız beni mutlandırmıştı. Şimdi niye yoksunuz?!
Neredesiniz, Eritre’ye, Moro’ya ağıtlar yakanlar?! Türkle alâkalı meseleler neden sizin ufkunuza düşmüyor, kaleminizden damlamıyor? Müslümansa Müslüman! İlave bir özellik olarak Müslüman Türk.

Anladık, Ozan Arif’in ifadesi ile:
“Dert Müslüman Türkündür,
Hür dünya ondan sağır.”

Hür dünyanın sağır olması gayet tabii bir durum. Onlar, Müslüman Türk’ün “mazlum” oluşu karşısında, tarihî aşağılık duygularını tatmine çalışıyor olabilirler de; size ne oluyor? Koca koca, anlı şanlı, “Müslüman alim(!)” sıfatı ile muttasıf alimler, köşe yazarları…

Neden, dünyayı ayağa kaldırmıyorsunuz?
Neden, kaleminizden kan damlamıyor?

Neden, Türk’ün ileri karakollarından, serhaddinden birisinin düşürülmeye çalışılmasına sessiz şahitlik yapma zilletine katlanıyorsunuz?

Dün de böyleydiniz! Bu mesele bugünün meselesi değil ki? Türk’ün bir asrı aşkındır kanayan yarası. Dün de, birileri çıkıp esir Türklere hürriyet diye mücadele edince, onlar için hayalî “ETKO”(Esir Türkleri Kurtarma Ordusu) kurup, ırkçılıkla suçlayıp yargılamıştınız. Gelin beraber hatırlayalım isterseniz. Doğu Türkistan’ın uzak tarihinden bahsetmeyeceğim. O uzak dünde, insanlığa şapka çıkartan mefahir tabloları mevcuttur. Büyük Uygur Kağanlığı, Karahanlılar, vs cümlenin malumu. Biz yakın dününe bakalım isterseniz. Tekmil Türkistan’ın Kızıl Rusya ve Kızıl Çin arasında talan ediliş safahatının sadece bir bölümüne:

Çin, tarihinde Doğu Türkistan’ı üç defa işgal etmiştir. İlki 1760’ta gerçekleşmiş, bu işgalden sonra, 1863 senesine kadar, gönderdikleri valiler vasıtasıyla Doğu Türkistan’ı idareye çalışmışlardır. Fakat, bu dönemde idare tamamen Çinli valilerde olmamış, 1820’lerde “Cihangir Hoca” liderliğinde başlayan istiklâl hareketi “Hocalar Devri” diye anılmış ve ödenen bazı vergiler dışında Çin’in yönetimi göstermelik kalmıştır.

1863 yılında, Yakup Beg liderliğinde gelişen mücadele sonunda Çin tamamen Doğu Türkistan’dan kovulmuş ve Kaşgariya Devleti kurularak istiklâl kazanılmıştır. Bu durum ancak 1876 senesine kadar devam etmiştir. Çin, Rusya’nın da desteğini alarak 1876-1877 senelerinde Doğu Türkistan’ı yeniden işgal etmiştir.

Bu işgal 1911’e kadar devam eder. 1911-1913 yılları arasında istiklâl mücadelesi yeniden alevlenir, zira bu millet esir yaşamaktansa ölmeği tercih eder. İstiklâline bu kadar önem verir. Bu mücadele 12 Kasım 1933’te devletle şereflenmiş ve Şarki Türkistan Türk İslam Devleti kurulmuştur. Bu durum 1949’da Kızıl Çin işgali ile son bulur, ama Uygur Türkü’nün acıları son bulmaz. Kanayan bir yaradır bu. Bu son safahatı çok iyi bilmek gerekir zira, Türkistan tarihinin Şeyh Şamil’den sonra en büyük kıyamıdır bu. Yıl 1931. Şubat ayındayız. Doğu Türkistan’ın kuzeyinde KUMUL şehrinde, güneyinde HOTEN şehrinde başlayan ve “Kumul Ayaklanması” diye tarihe geçen millî kıyam, iki yıllık her türlü insanüstü mücadelen sonra muvaffak olmuş ve 12 Kasım 1933 “ŞARKÎ TÜRKİSTAN TÜRK İSLAM CUMHURİYETİ” kurulmuştur. ******’ün de günü gününe takip ettiği bu millî kıyamın destan kahramanlarını hatırlamamak, tarihe nankörlük, emeğe nankörlük etmek olacaktır. Bunlar:

1. Hoca Niyaz Hacı(Kurulan devletin Cumhurbaşkanı)
2. Sabit Damolla(Başbakan)
3. Musul
4. Maksut
5. Mahmut Muhitî kardeşler
6. Hâfız Beg
7. Temur Beg
8. Mehmet Emin Buğra Beg
9. Osman Beg(Batur)
10. Şerif Han Töre

Bu kamet şahsiyetlerin, terlerini kanlarına katarak kurdukları cumhuriyet, Rus-Çin işbirliği zulümle 1934 Ekim ayında yıkılır, ama Türk’ün mücadelesi dinmez. Özellikle 1949 senesine kadar akıl almaz bir mücadele ve kan görürsünüz Doğu Türkistan’da… O gün, bu gündür bütün dünyanın ve özellikle bizim gözümüzün önünde, kızıl Çin Halk Cumhuriyeti, Doğu Türkistan’ı yok saymakta; oraya “Yeni kazanılmış yer” anlamında Sincan demektedir. 1989 senesinde Çin’in İstanbul Başkonsolosluğunda görevli Wu Keming ve Han Yong Sheng “Çin’de 56 farklı milletin yaşadığını, ama içlerinde Türklerin olmadığını iddia edebilmiştir. Wu Keming, Zaman Gazetesine yaptığı açıklamada: “Çin’de Doğu Türkistan diye bir bölge yoktur. Çin’de yaşayan Türkler de yoktur, onlar Uygurlardır. Doğu Türkistan Devleti meselesine gelince, böyle bir devlet de olmamıştır; olmuşsa da, bu devlet ancak bir iki gün yaşamıştır.”

Şimdi geliniz, böyle bir devletin varlığını tarih sayfalarını şan ve şerefle yırtarak çıkan, iki destan kahramanını kısaca hatırlayarak bu yalanı dünyaya hatırlatalım. Özellikle, Dalay Lama’ya barış ödülleri vererek İsa Yusuf Alptekin’i yok saymaya çalışan Batıya ve bizdeki ruhu batılılaşmış olanlara.

Osman Batur Neredesin?! 4606002
Osman Batur (1890-29.04.1951)

Asıl adı Osman İslâmoğlu idi. Batur sıfatı ona millet tarafından kahraman ve cesur anlamında verilmişti. 10 yaşına geldiğinde usta bir binici ve savaşçıydı. Onun bu yeteneğini göre Kazak Türklerinin kahramanı Böke Batur, onu yanına alarak, ona Türklük şuuru ve Rus ve Çin kini aşılar. Bundan iki yıl sonra, yenilen Böke Batur, Osman Batur’a: “Benim işim bitti. İleride milletimizin sana ihtiyacı olacak, benden ayrıl” talimatıyla Osman’ı yanından uzaklaştırır. Kendisi Türkiye’ye gelmek için Tibet’i geçmeye çalışırken yakalanır ve başı kesilerek şehit edilir. Osman Batur, bu tarihten sonra 40 yaşına kadar çiftçilikle uğraşır. Özellikle 1940 yılından itibaren Doğu Türkistan’da Çin zulmünün artması, Çin’in Kur’an’ı Kerimleri toplatarak yakması, camileri yıkmaya başlaması ve Türklerin elinden silahları toplamaya başlaması ile kıyam farklı bir boyut kazanır. Osman Batur’un ailesinden de bazı fertler silahlarını teslim edince O:
“Bugün silahımızı alanlar, yarın canımızı alırlar. Ben silahımı Çinlilere vermem. İstiyorlarsa ve güçleri yetiyorsa gelip alsınlar!” Diyerek, karşı koyar ve tek başına dağa çıkar, ama tek kalmaz. İşte, tam bu sırada milleti ona BATUR adını layık gördü. Osman Batur’un bundan sonraki hayatı küçük akıncı grupları oluşturarak Rus ve Çin telef etmekle geçer. 2. Dünya Savaşı yılları Doğu Türkistan’ın gözyaşı yıllarıdır aynı zamanda. Ekim 1941- Temmuz 1943 arasında geçen mücadele sonucunda Altaylar tamamen Çinlilerden temizlenir ve Osman Batur Kazak Türkleri’nin hanı ilân edilir. Mücadelesini sürdüren Osman Batur, Altay Geçici Halk Cumhuriyeti başkanlığına seçilir. Çinliler, Doğu Türkistan vilayetlerinin birer birer elinden çıktığını görmesi üzerine baskılarını iyice arttırır. Kuvvetli bir ordu oluşturur. 1949’a gelindiğinde kahramanımız iyice sıkışmıştır. 30 bin kişilik ordusu, kadın ve çocuklar dahil 3-4 bine kadar düşmüştür.

1951’de Çin’in saldırısı sonucu Osman Batur’un kızı Azpay’ın da aralarında olduğu çoğu kadınlardan oluşan bir grup Çin’in eline esir düşer. Batur, bunları kurtarmak için, 200 kişilik bir Çin birliğine tek başına saldırır. Pek çoğunu öldürür, ama cephanesi bitince, bu yaşayan Kür Şad esir edilir. 29 Nisan 1951 tarihinde önce kulakları ve kolları kesildikten sonra, kurşuna dizilerek şehid edilir. Maneviyatı önünde eğiliyorum.

İsa Yusuf Alptekin(1901-03.01.2005)

1901 yılında Kaşgar vilayetine bağlı Yenihisar kazasında dünyaya gelir.
Doğu Türkistan’da, bizdeki YAREN MECLİSLERİ’nin benzeri olan MEŞREB MECLİSİ’ne seçilir ve YİĞİTBAŞILIK derecesine kadar yükselir.

1933’te Doğu Türkistanlı Vatandaşlar Cemiyeti’ni kurar ve “Çin Türkistan’ının Avazı” isimli mecmuayı çıkarmaya başlar.

18 Eylül 1936’da Çin Millet Meclisi üyeliğine seçilir.

6 Mayıs 1939’da Türkiye’ye gelir.

7 Kasım 1944’te Şarkî Türkistan Cumhuriyeti yeniden kurulur. Bunun üzerine Çin, baskılarını arttırır ve Çinli general Can Ci Cu başkanlığında ve Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin Beylerin bulunduğu bir Doğu Türkistan Eyalet Hükümeti oluşturulur.

29 Mayıs 1947’de bu hükümetin başkanlığı Türklere verilir ve Mesut Sabri Bey bu hükümetin başkanı, İsa Yusuf Bey de genel sekreteri olur.

20 Eylül 1949. Çin’e direnemeyeceğini anlayan İsa Yusuf Bey hicret kararı alır ve 21 Ekim’de hicret başlar. Bu çok çileli bir hicrettir. Yolda ölenler, el ve ayaklarını kaybedenler. Küçük çocukların “küçük abdestini” su niyetine içmek zorunda kalanlar. Nihayet Türkiye ve adeta sürgün hayatı, lakin bir an olsun mücadeleden vazgeçilmeyen bir hayat.

5 Ocak 2005 ve Hakk’a yürüyüş. Ruhu şad olsun.

Merak ediyorum, acaba analar ne zaman yeni Kür Şadlar, Osman Baturlar doğuracak. Çin Seddi’nden, Adriyatik sahillerine kadar, Türk ne zaman her yerde başı dik duracak. Neredesinin 21.yüzyıla Türk asrı olacak diyenler.

Bu zulme kim dur diyecek?
Koca İslâm dünyası! Hani “küfre rıza küfürdü.” Neredesin?!
Tanrı Türk’ü Korusun ve Yüceltsin.


Üstün ŞENGÜL
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Osman Batur Neredesin?!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Altay Kartalı Osman Batur'un Şehadetinin 58. Yılı
» NEREDESİN EY CEMAAT !
» OSMAN ÖZTUNÇ GİTME
» OSMAN ÖZTUNÇ - TEKBİR
» Edebali'nin Osman Bey'e Nasihatı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
BOZKURTLAR OTAĞI :: MAKALELER :: ÜLKÜCÜ KALEMİ-
Buraya geçin: