1970 yılında İstanbul'da Alpaslan Türkeş'in konuşma yapacağı talihsiz bir günü. Bir Ülkücü Marksistler tarfından pusuya düşürülüp öldürülmüştü. Peki, bu olayda Türkeş'i ağlamaklı hale getiren acı nokta neydi? Kimdi bu Ülkücü şehit? İşte gerçekler.
Göktürk Tunçtürk'ün yazısı:
Tarih: 8 Haziran 1970. Yer: İstanbul.
Türk Dünyasının lideri ve MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş; bir öğrenci konferasına katılmak için İstanbul'da.
O gün büyük bir öğrenci kitlesi Türkeş'i dinlemek için hazırlık yapmaktadır.
Ve Türkeş'e konuşmasından 2 saat önce acı bir haber gelir.
Ailesi Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç eden, Edebiyat Fakültesi öğrencisi ve İsatanbulda ki Ülkücülerin gözdesi Yusuf İmamoğlu, Marksist-Leninist anarşistler tarfından pusuya düşürülerek şehit edilmişti.
TÜRKEŞ'İN DUDAKLARININ TİTREDİĞİ AN
Olağanüstü şekilde üzülen Başbuğ'a konuşmasına az bir zaman kala bir bilgi daha gelmiştiki işte o bilgi koca Başbuğu birkez daha yıkmıştı.
Türkeş'e getirlen bilgi şu idi.
Vatan ve din düşmanı Komünistler tarfından şehit edilen, yoksul ailenin çocuğu Yusuf İmamoğlu'nun, cesedinde yapılan otopsisinde tam 24 saatir yemek yemediği ve cebinden ise sadece 35 kuruş çıktığı tespit edilmişti.
Kürsüye çıkan Türkeş, dudakları titreyerek, ağlamaklı şu sözleri söyleyebildi.
" Komünistler yine bir Milliyetçi-Ülkücü gencimizi kahbece öldürdüler. Kurşun sıkanları ve onlara kurşunları sıktıranları bir kez daha lanetliyorum
Bu gün benim bir Yusuf'um vardı. Şimdi hepiniz benim Yusuf'um sunuz.
O..Bu din için, O, bu vatan için-millet için öldürüldü.
Şehitler kervanımıza Yusuf'umuz da katıldı. Hiç birini unutmayacağız"