ZİYA GÖKALP VE MİLLİ DEVLET ÜZERİNE
Sinan DEMİRTÜRK
Türk Kurtuluş Savaşı; kahraman milletimizin üstün fedakârlığı ve Türk münevverinin inançlı desteği ile Batının emperyalist arzularının Anadolu'da boğulduğu zaferdir. Türk Milliyetçiliği fikrinin şahlanış evresi olarak Milli Mücadele, mazlum milletlerin de kurtuluş parolası olarak tarih sayfalarını taçlandırmıştır.
Türk Milliyetçiliği fikrinin, cumhuriyet öncesi Osmanlı aydınları arasında yaygınlaşmasında büyük katkısı olan Ziya Gökalp, Türk düşünce hayatının zirve şahsiyetlerinden bir tanesidir.
Osmanlı coğrafyasının ve Anadolu'nun sahibi ve asli unsuru olarak Türk milletinin; tarih, kültür, sanat, siyaset ve iktisadiyatında "Türkleşmesini" eserlerinde vaaz etmek suretiyle Türkçülük hareketinin vücut bulmasını sağlamış bir fikir adamıdır.
Gerek Milli Mücadele gerekse Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesi ve inanç kaynağı olarak milliyetçilik fikrinin gelişmesinde en büyük pay Gökalp'e aittir. Başta Gazi Mustafa Kemal ****** olmak üzere Cumhuriyeti kurma kararlılığı ve feragatini göstermiş kadronun fikir önderi olarak Ziya Gökalp ayrı bir yere sahiptir.
Milletin egemenliği esasına dayalı Türkiye Cumhuriyeti milli devletinin teorisyeni Gökalp'tir. ******'ün "Bedenimin babası Ali Rıza, heyecanımın babası Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya Gökalp'tir. " Sözleri bu durumun en açık delilidir.
"Kültür(hars)", "Medeniyet", "Mu-asırlaşmak(çağdaşlaşmak)" vb. kavramların Türk düşünce hayatında kullanılarak tartışılmaya başlanması hiç şüphesiz Gökalp'in eseridir. Bir milletin duygu, inanış ve yaşayış biçimini şekillendiren milli unsurları hars/milli kültür, insanlığın bilim ve teknolojideki gelişmelerle birlikte sonradan edindiği somut değerlere dayalı bir kavram olduğunu açıklamıştır.
Tanzimat'tan itibaren Osmanlı aydınları ve yöneticilerinin içinde bulundukları 'Batılılaşma' buhranını, esaslı tezleri ile tenkit eden büyük mütefekkir, Türklük ve Müslümanlık değerlerini ve kimliğini kaybetmeden medeniyet ve bilimsel değerlerde gelişmiş toplumların(o dönem için Avrupa'dır. ) örnek alınabileceği görüşü üzerinde durmuştur.
Türk toplumunun çağdaşlaşma sürecinin yabancılaşmakla eş değer bir anlam taşımadığını vurgulamıştır. Milli ve manevi değerlerde kendini bulmuş bir toplumun, kültürel kimliğine dayalı olarak büyük bir gelişme hamlesi ortaya koyacağını ifade ederek, genç cumhuriyetin ideolojik temelini oluşturuyordu. Gökalp'in bu yaklaşımı, Mustafa Kemal'i derinden etkileyerek, Türk inkılâbının kültür temellerini oluşturmuştur. Türk Tarihini Tetkik Cemiyti Türk Dil Kurumu gibi Türklüğün milli köklerine yeniden dönüşünü ifade eden cemiyetlerin kurulması bu iradenin sonucudur.
Diyarbakır'da dünyaya gelen Ziya Gökalp, ayrılıkçı hareketlerle o dönemlerde alevlendirilmeye çalışılan "Kürt Sorununa" ilmi hakikatlere dayalı köklü bir sosyolojik yaklaşım geliştirmiştir. 'Kürt Aşiretleri Hakkında Tetkikler' adıyla, ****** ve Rıza nur beylerin teşvikiyle kaleme alınan eser, günümüz sosyal araştırmalarının boşluğunu dolduramadığı bir öneme sahiptir. Ziya Gökalp'in erken vefatı ve ****** devri sonrasının kozmopolit ve tutarsız yaklaşımları, Emperyalist ideolojinin etnik ayrımcılık kartıyla birleşerek, Kürt kimliğine dayalı azınlık ırkçılığının Türkiye'yi tehdit eder bir mahiyet kazanmasını sağlamıştır.
Ziya Gökalp'in teorik bir zemine oturttuğu fikri yaklaşımın, cumhuriyet dönemi düşünce hayatında temsilciliğini Mümtaz Turhan ve Erol Güngör'ün yaptığı bir devamlılığı olmuştur. Batılılaşma, kültür ve medeniyette yeni bir hüviyete kavuşma ısrarı, Türkiye'de siyaset ve düşünce hayatından yaygın bir destek bulmuştu. Özellikle 60'lı yıllar sonrasın-da, Avrupa'ya yakın olmak, medeni ve zengin olmakla ilişkilendiriliyordu. Çağdaşlık ve Avrupacılık birbirine karıştırılarak, devlet, toplum ve düşünce hayatının zihinsel çöküşü başlamıştı. Oysa Gökalp, kültürel bütün değişmelere ve etkileşimlere rağmen bir toplumun milli kimliğinden vazgeçemeyeceğini savunmuştur.
Yani biz Türkler tarihten gelen bütün farklılıklarımızı, milli değerlerimizi yok saysak bile. Avrupalı milletlerin ya da ABD'nin kendi kimlik unsurlarından vazgeçmeyeceği günümüzün değişmez gerçeklerinden bir tanesidir. İnsan Hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü kavramları ile renklendirilen 'Avrupacılık Ütopyası', teslimiyetçilik hastalığının verdiği yüksek ateşle birleşerek Türk'e ait bütün değer ve kurumlan yıpratarak ortadan kaldırma merhalesine ulaşmıştır. Türklüğü ve onun kültürel varlığını telaffuz bile etmekten uzak, Avrupalılaşmayı yeni bir medeniyet projesi olarak telakki eden bir siyasetçi kadrosu Türkiye'de söz sahibidir. Türk milletinin haklarını Avrupa Birliği veya ABD adına ipotek altına alabilecek, milli inanç ve omurgadan yoksun aydın(!) zümresi Türkiye üzerinde dolaşan en kara bulut olarak tarihteki yerini alacaktır.
Ziya Gökalp'ten Mustafa Kemal'e cumhuriyetin kurucu iradesini ortaya koyan nesillerin uğruna mücadele ettikleri Türkiye bu Türkiye değildi.
Gökalp’in fikirleri milli devletin milliyetçiliğin ve milli kültürümüzün düşman ilan edildiği bu günlerde yeniden okunması icap eden önemli fikirlerdir.
Bu görüşler ve milliyetçi iradenin varlığı göz ardı edilerek memleket bu günkü siyaset, iktisat ve düşünce fukaralığının içine sürüklenmiştir. Gücünü Türk'ün vatanlı ve milletli ebediyete kadar var olma ülküsünden alan Türk Milliyetçiliği Düşünce Geleneği ve Milliyetçi Hareket, ateş çemberiyle etrafı sarılı Türkiye için yeni bir çıkış yolu varlık iradesidir.
Tüm milliyetçilerin, ülkücülerin; Türk milliyetçiliği hareketinin fikir kaynaklan ile yeniden buluşarak, Türklük âlemini ayağa kaldıracak azim, irade ve fedakârlığı göstermek gibi tarihi ve ilahi sorumlulukları olduğunu unutmamaları gerekmektedir.
Anasayfa 
Latest images 
Arama 
Kayıt Ol 
Giriş yap 
Konu: ZİYA GÖKALP VE MİLLİ DEVLET ÜZERİNE 
Perş. Şub. 11, 2010 6:08 pm
