Fikri Atılbaz
Ilımlaştıramadıkları Türk Milliyetçiliği
Türkiye bugün çok büyük bir batağın içine çekilmek istenmektedir. Son dönem dünya üzerinde yeşeren siyaset terzilerinin, toplum mühendislerinin ülkemizde de çoğalmasıyla gün geçmiyor ki ortaya yeni bir seneryo konmasın. Bu senaryolar Türkiye Cumhuriyeti Devletini kendi istedikleri kıvama getirmek için canla başla çalışan dış güçler tarafından yazılmakta, içerideki işbirlikçileri ve maşalar tarafından desteklenmektedir.
Son yıllarda büyük bir hızla süren "Ilımlı İslam" projesi güçlendirilmeye çalışılmaktadır. Bugün iktidarla işbirliği içinde olan bu projenin mimarları aslında önlerine konulan senaryoyu uygulamaktadırlar. İslam ülkelerine model gösterilecek bir Ilımlı İslam Türkiye Devletinin var olduğu ve bütün İslam ülkelerince örnek alınması gerekliliğini vurgulamaya çalışan büyük bir senaryonun parçasıdır.
Son dönem CHP'de yaşananlara bakıp yeniden oluşan merkezin açıklamaları dikkate alınca ortaya çıkan gerçek "Ilımlı Laiklik" uygulamasıdır. Bu değişiklikler esnasında söylediklerimin arkasında olarak yeniden söylüyorum; bir skandalla gerçekleşen Lider değişikliği olayın namus ya da ahlak anlayışından değil, parti içindeki "Milli Devlet" ve "Üniter Yapı"dan yana olan sol'un tasfiyesi açısından olmuştur. Böylece kimi zaman Kemalist, kimi zaman Devrimci diye nitelendirilen ancak her zaman Laikçi sıfatıyla adlandırılan CHP de bu büyük senaryonun uygulama alnına girmiş oldu.
Türkiye üzerine yüzyıllardır oyun oynayanlar, devamlı şekilde Türkü tarih sahnesinden silmeye çalışanlar bu isteklerini gerçekleştiremeyince, hiç olmazsa bölelim, parçalıyalım yolunu izlemişlerdir. 1919 da yaklaşık 17 milyon kilometrekare olan Osmanlının Anadolu coğrafyasına sıkıştırılmasına sebep olanlar, bununla da yetinmeyip Anadoluyu da işgale kalkmışlar ancak ister kabul etsinler, ister etmesinler evvel Allahın izniyle, varlık sebepleri olan Mustafa Kemal ****** ve silah arkadaşları ve onlara inanan milliyetçiler sayesinde bu işgali başaramamışlardır.
Türk'ü tarihten silemeyen Batı özellikle ****** döneminden sonra büyük oyunlarını sahneye koymuştur. Burda önemle dikkat çekmemiz gereken gerçek millilikten uzaklaştıkça yabancıların oyununa geldik. Onların attığı oltaya takılan çok kişiler oldu. Özellikle 1967'den 1980'e kadar olan dönemde ülkemizi iç harbe götürecek bir senaryo geiştirdiler. Fakat bu aşamada bir gerçeği gördüler. Türk milleti her sıkıştığı dönemde bir Başbuğ ve ona inanan Türk milliyetçileri sayesinde içine düşürülmek istendiği durumdan kurtuluyor. İşte o zaman yukarıda anlattığım ılımlılığı ilk olarak miliyetçilere uygulamak istediler. Bunun Türkeşin gönderilmesiyle gerçekleşeceğine inanan zihniyet "Türkeşsiz Türk milliyetçiliği" diyerek saldırmaya başlamışlardır. Bunu başaramayanlar Başbuğun ölümünden sonra yine MHP üzerindeki emellerini gerçekleştirmek için çok faaliyet göstermişlerdir.
İstedikleri "Ilımlı Milliyetçilik" yapısıdır. Lider Devlet Bahçeli'ye yapılan saldırıların nedeni de bir anlamda budur. Olaylara kayıtsız kalan, iktidarın dümen suyuna girmiş bir Mhp istenmekdir. Böyle bir MHP Türkiye üzerinde beslenen emellerin gerçekleşmesine yardımcı olacaktır. Bu sebeple Milliyetçiliğin tekrara tekrar tarifini yapıp esas milliyetçilik hizmettir, bizde milli maçlarda ağlıyoruz, istiklal Marşının söylerken tüylerimiz diken diken oluyor diye feryat figan etmelerinin sebebi "Ilımlı Milliyetçik"i oluşturmaktır.
Bu amaçlarına ulaşamayanlar gittikçe saldırganlaşıyorlar. Çağımızda Milli Devletten arınarak bir imparotorluk modelini Yeni Osmanlıcılık olarak ideoloji haline getirmeye çalışan bir zihniyet mevcuttur. Aslında yeni dünya düzeninin Türk Devletine dayattığı çok milletli, çok dinli, çok dilli yeni devlet modelinin gerçekleştirilmesidir. Bu noktada imparatorluğun bu yapısını Milli Devlet kavramını alaşağı ederek Türkiye'yi etnik ve mezhepler ayımına getirmektir.
İşte size kendisi Milli Devletin Başbakanı konumundaki bir Başbakanın açıklaması: "Standartlara uyan değil, standart belirleyen ülkelerden biri haline geleceğiz. Eskiden de böyleydik. Farklı inanç gruplarının gerekirse kendi yargılanmasını yapmasının mirasçılarıyız. İnşallah gelecekte yine böyle öncü bir rol üstleneceğiz."
Bu açıklama bizim yapmış olduğumuz "çok dinli, çok milletli, çok dilli" yeni devlet modeline bir de "çok hukuklu" maddesini eklemektedir. Anadolu coğrafyasına vatan diye sahiplenen Türk'ün kendi ülkesinde azınlık konumuna düşürülüp adını verdiği Cumhuriyet'i küçük bir BM konumuna düşürmektir. Ve bütün bunlar Türk kelimesinden sıyrılmak için yapılmaktadır.
Zaman zaman ortaya atılan "Türkiyelilik" fikri arkasında yatan gerçek budur. Ilımlı İslam, Ilımlı Laiklik modellerini ortaya atanlar, Ilımlı Milliyetçilik modelini hiç bir zaman gerçekleştiremeyeceklerdir. Çünkü Türk Milliyetçilerinin vatanları uğruna ölümü göze alabilme ve Türkiye'ye, Dünya'ya Türkçe bakabilme gibi özel bir meziyetleri vardır.
Türk Milliyetçilri her türlü emperyalizme karşı olduğu gibi, milletin yitirtilmeye çalışılan doğal refleksi olma görevini üstlenmiştir. işte böyle, milletin direnç merkezi olan Türk milliyetçileri bu "Ilımlaşma Oyunu"na dün düşmedikleri gibi, bugün de düşmeyeceklerdir. Türk milliyetçileri bütün "Ilımlaştırma Operasyon"unun aslında BOP'un önemli bir parçası olduğunu bilmektedirler.
Vee Türk Milliyetçilerinin bu amansız mücadelesi, BOP'un müritleri, yeni dünya dininin ümmetine ve onların efendilerine karşı eskisinden daha büyük bir azimle sürecektir. Ülkücü Harekette değişim olacağını sananlar, umut edenler size sesleniyorum boşuna heveslenmeyin:
"Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır"
Sağlıcakla kalın!
Anasayfa 
Latest images 
Arama 
Kayıt Ol 
Giriş yap 
Konu: Ilımlaştıramadıkları Türk Milliyetçiliği 
Paz Ekim 03, 2010 9:50 pm
